3. YARGI PAKETİ 01.07.2012

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kurul Tutanağı
24. Dönem 2. Yasama Yılı
129. Birleşim 01 Temmuz 2012 Pazar
 
3. Yargı Paketi (S.S. 278)
 
OĞUZ OYAN (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; efendim, biraz önce 74’üncü madde dolayısıyla burada yeni bir hukuk cinayeti işlendi. Her gün Türkiye’de Meclisimizin marifetiyle hukuk devletinden biraz daha fazla uzaklaşılmaktadır ne yazık ki. Burada muhalefete yeni eylem türleri denemek dışında hiçbir çıkış yolu bırakılmamaktadır.
Bakınız, burada yasamanın olağan süreçleri artık dışlanmıştır. Burada normal yasa düzeni bitti, temel yasa olarak her şey görüşülüyor. Maddeler üzerinde sadece görüşme imkânı var. Bu bazen torba yasa biçiminde oluyor. Dolayısıyla tam anlamıyla bir çorba yasa. Aslında bu yetmiyor. İç Tüzük’ü değiştirmek istediniz. Biraz önce Sayın İyimaya’yı dinledik, gündemden kalkmamış anlaşılan, yeniden bu İç Tüzük meselesini gündeme getirdi.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Genel reform anlamında söyledim.
OĞUZ OYAN (Devamla) – Bunlar da yetmiyor, bu mecliste çoğunluk iktidara ait olduğu hâlde kanun hükmünde kararnamelerle Türkiye’de yasama süreçleri çalıştırılmak isteniyor. Bütün bunlar hukuk devletinden uzaklaşılmanın mekanizmaları. Yetmiyor, gece yarısı önergesi getiriliyor.
Bugün burada tartıştığımız tasarının can damarı neresiydi? Can damarı özel yetkili mahkemelerdi. Bunun bu yasa içinde düzenlenmesi gerekmez miydi? Hayır, temel düzenleme, bilmem kaç maddelik düzenleme buraya bir gece yarısı önergesiyle getiriliyor. Bu, hukuk adına utanç verici bir durum gerçekten. Bu, iktidarın böylesine bir çoğunluğu olmasına rağmen ne kadar korkak bir politika götürdüğünü de gösteriyor aslında. Bu çok korkak bir politika çünkü cesareti olsa, kendi iç muhalefetinden çekinmese en azından -bizden çekindiğini görmüyoruz- bunu koyar yasasının içine, öyle getirir. Bunu bile yapmaya yüreği, cesareti olmayan bir iktidarla karşı karşıyayız. Tamamen kaçak güreşme ve kamufle ederek birtakım şeyler arkasına bir yeni özel yetkili mahkeme ihdas etmek.
Aslında, muhalefete başka bir kanalı daha tıkamış durumdasınız, o da nedir? Anayasal denetimdir. Buradaki yasama sürecini biz nerede, nasıl denetleyeceğiz, eğer burada başaramıyorsak? Anayasal denetim sürecinde. O yolu da tıkadınız. Anayasa Mahkemesini, bütün üst yargı için olduğu gibi yürütmenin emrine soktunuz. Peki, muhalefet nasıl direnecek? Muhalefet tabii ki kapakları vuracak, tabii ki alkış yapacak, tabii ki gelip burada susma eylemi yapacak. Başka hangi kanalı bıraktınız? Çünkü bugün Türkiye’de tam bir teokratik totalitarizm inşası sürecini yaşıyoruz, buna karşı sessiz kalmamız beklenemez. Adaletin siyasi gücü sınırlandırmasına izin verilmeyen sistemler demokrasi olamaz.
Burada 1973-1983, her ikisi de askerî rejim dönemlerinde var olan bir devlet güvenlik mahkemesini 2005 yılında özel yetkili mahkemeye çevirdiniz. Şimdi 2012’de bunun adını değiştirerek aslında bir anlamda bölgesel görevli mahkemeler ihdas etmiş oluyorsunuz ama özü aynı.
Bakın, Türkiye’de inceleme yapan, rapor sunan bir kuruluş var: Demokrasi ve Özgürlük İçin Avrupalı Yargıçlar Birliği, MEDEL. Raporunda şunu söylüyor... Hükûmet, kendi yandaşları eğer yargılanıyorsa onları yargılamadan muaf tutuyor. Deniz Feneri örneğini veriyor, MİT Müsteşarı örneğini veriyor. Kendi yandaşları yargılanmıyor ama kim yargılanıyor? O yargılamayı yapanlar ya da onun savcıları yargılanıyor ve bir korku imparatorluğunun bizzat hukuk camiası içinde nasıl örüldüğünü, nasıl inşa edildiğini anlatıyor. Bunu kim söylüyor? Avrupalı demokrat yargıçlar söylüyor. Yani Türkiye’de ileri demokrasi denilen, Türkiye’de, AB üyeliği üzerinden karşımıza bu tür makyaj yasalar, adalet paketleri getiren bir iktidar hakkında Batı’daki yargı budur ne yazık ki. Dolayısıyla buradan bir şey çıkmaz, buradan özgürlükçü bir anayasa tartışması çıkmaz, özgürlükçü bir anayasanın taşları örülmez değerli arkadaşlar. Burada örülen taşlar - biraz önce dediğim gibi- bir teokratik diktatörlüğün taşlarıdır ve bu, bir uzlaşmacı rejimin adı değildir. AKP kendi rejimini inşa etmektedir, bu bir karşı devrim rejimidir. Burada sıkıyönetim mahkemelerinden, yani ÖYM’lerden karşı devrim mahkemelerine gidişin süreci yaşanmaktadır.
Bu yasanın Türkiye’ye hayırlı olmayacağını düşünüyorum, umarım size de hayırlı olmaz. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.