09.05.2013, ÖGRETİM GÖREVLİSİ İLKER BELEK HAKKINDA

 

09.05.2013
 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA


2013 yılı Türkiye üniversitelerinde bilime ve düşünceye karşı sistematik olarak yürütülen baskıcı uygulamalar, siyasi iradenin de kol kanat germesiyle her geçen gün artmaktadır. YÖK düzenine, yeni üniversite rejimine karşı bilimden, düşünceden, laiklikten, hukuk devletinden ve sendikal örgütlenmeden yana takındıkları kararlı tavırlar nedeniyle birçok öğretim üyesi ve araştırma görevlisi yıldırma, ayrıştırma, itibarsızlaştırma ve üniversitelerden uzaklaştırılma politikalarıyla karşı karşıya kalmaktadır. AKP hükümetinin atadığı rektörlerin, iktidarın nabzına göre icraat yapma anlayışıyla ortaya çıkmasına izin verdikleri bu hazin tablo, Türkiye’ye yakışmamaktadır.
Örneğin, Kocaeli Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu hakkında hukuka aykırı bir soruşturma yürütülmüştür ve hukuksuz bir biçimde cezalandırılmıştır. Suçu ise Dilovası ve Kandıra ilçelerinde gerçekleştirilen ve annelerin sütünde Dünya Sağlık Örgütü tarafından tanımlanmış sınır değerlerin üzerinde ağır metal saptanan bir araştırmanın sonuçlarını kamuoyu ile paylaşmasıdır. Yani suçu insan sağlığını önemsemesidir. Eğitim-Sen Sendikasının temsilcileri olan emek ve demokrasi mücadelesi veren Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi öğretim görevlisi Mukaddes Akdeniz öğretim mesleğinden çıkarma cezasına çarptırılmış, Gazi Üniversitesi İİBF öğretim üyesi Doç. Dr. Mustafa Durmuş‘a da üniversite yönetimi tarafından öğretim mesleğinden çıkarılma cezası önerilmiştir. YÖK Yasa Taslağı ile ilgili bir panelde konuşmacı olduğu için Ordu Üniversitesi yönetimince ceza verilen Yrd. Doç. Dr. Deniz Yıldırım ve yine aynı üniversitenin mensubu olup sendikanın afişini astıkları için haklarında soruşturma açılan yedi öğretim elemanı vardır. Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Yrd. Doç. Dr. Seydi Çelik’ten ise öğrencilerine Komünist Manifesto ile ilgili ödev verdiği, Michael Moore’un ‘Sicko’ ve ‘Kapitalizm: Bir Aşk Hikayesi’ belgesellerini izlettiği gerekçesiyle, savunması istenmiştir. Ege Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Esat Rennan Pekünlü ise üniversitenin giderek artan muhafazakâr, bağnaz ve baskıcı ortamına karşı çıktığı ve kılık-kıyafet konusunda hukuku savunduğu için gerçek dışı suçlamalarla üniversiteden ve öğrencilerinden ayrılmaya zorlanmıştır; bununla yetinilmeyerek, İzmir 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nce 2 yıl 1 ay hapis cezasına çarptırılmıştır. İTÜ’de 62 araştırma görevlisinin, YÖK Kanunun 33/a’ya geçmeleri engellenerek üniversiteyle ilişkileri kesilmiştir.
Bu yanlış, haksız ve siyasi tutuma sahip YÖK ve onun emrinde /güdümünde olan rektörlük uygulamalarına maruz kalınan bir örnek de bugünlerde Akdeniz Üniversitesinde yaşanmaktadır. Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi olan Doç. Dr. İlker Belek hakkında 29.01.2013 tarih ve 1305/1723 sayılı Rektörlük onayı ile bir disiplin soruşturması açıldığı ve soruşturma raporunda ‘öğretim üyeliğinden çekilmiş sayma’ cezası teklif edilerek son savunması istenildiği kamuoyunca bilinmektedir.
Doç Dr. Belek’e yöneltilen suç: öğretim üyesi bulunduğu Tıp Fakültesinde ikinci bir mescit açılmasını, çoğulculuk ilkesine aykırı bularak eleştirmesi, üniversite kaynaklarının tıp fakültesi öğrencilerinin, yemekhane, derslik, laboratuar gibi ortak gereksinimlerine tahsis edilmesini istemesi ve bu düşüncelerini “Akdeniz Üniversitesi Öğretim Elemanları Derneği faaliyetleri” ve “elektronik ortamda yapılan tartışmalar”da yapması gerekçe gösterilerek soruşturma açılmıştır. Bugünlerde ise ikinci bir soruşturma ile işine son verilmek isteniyor. Ancak soruşturma özgürce düşünce açıklama, akademisyen bağımsızlığı ve üniversite uygulamalarına tamamen aykırı olmanın yanı sıra hukuk dışı bir uygulama olarak da karşımıza çıkmaktadır.
Her şeyden önce soruşturma belirsiz kişilerin şikâyet dilekçeleriyle başlatılmıştır. Bu kişiler özel yaşamı ihlal ederek Belek’e ait kişisel yazışmaları dilekçeye eklemişlerdir. Rektörlük ise bu kişiler için savcılığa suç duyurusunda bulunmak yerine Belek hakkında soruşturmacı atayarak süreci başlatmıştır. Üniversiteler her türlü fikrin özgürce tartışıldığı ortamlar olmalıdır. Farklı fikirleri ve düşünceleri birer zenginlik olarak değerlendirmek, desteklemek ve yaşatmak gerekirken Akdeniz Üniversitesi yönetiminde bu anlayışın hâkim olmadığı anlaşılmaktadır. Akdeniz Üniversitesi’nde yaşanan soruşturmayla ilgili aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını saygılarımla arz ederim.


Prof. Dr. Oğuz OYAN
İzmir Milletvekili

1. Üniversite yönetiminin kararlarına yönelik eleştirel düşüncelerini özgür düşünen, laik bir bilim adamına yakışır tarzda ifade eden Doç Dr. İlker Belek hakkında soruşturma açmak demokratik ve özerk üniversite anlayışı açısından vahim bir çelişki değil midir? YÖK ve Akdeniz Üniversitesi Rektör’ünün soruşturma açılmasındaki ısrarcı tutumlarının nedeni olarak İlker Belek’in, toplumcu sağlık ve demokratik üniversite anlayışına sahip özgür bilim insanı tavrı sergileyen bir akademisyen olmasından mı kaynaklanmaktadır?
2. İlker Belek 25 yıllık üniversite hocalığı döneminde yazdığı kitaplar, makaleler ve araştırmalarıyla halk sağlığına ve bilim dünyasına büyük katkı sunmuştur. Böyle bir bilim adamını üniversiteden ve hekimlikten uzaklaştırmak demek, üniversitenin onuruna, tıp fakültesi öğrencilerinin kaliteli eğitim hakkına, üniversite özerkliğine, hukuk ve bilime saldırmak demek değil midir?
3. Öğretim üyesi bulunduğu Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde ikinci bir mescit açılmasını yerine, üniversite kaynaklarının tıp fakültesi öğrencilerinin, yemekhane, derslik, laboratuar gibi ortak gereksinimlerine tahsis edilmesini istemesi nedeniyle soruşturma açılması, “Öğrencilerinin kaliteli, bilimsel eğitim alması ve rahat yaşam alanlarına sahip olmasını düşünen bir akademisyenin Türkiye üniversitelerinde yerinin olmadığı” anlamına mı gelmektedir?
4. Akdeniz Üniversitesi Öğretim Elemanları Derneği etkinliklerinde düşüncelerini ifade etmesi, elektronik ortamda yaptığı tartışmaları da gerekçe gösterilerek rektörlükçe açılan soruşturmaların inanılırlığı ve hukuksallığı Başbakan olarak size ne ifade etmektedir?
5. YÖK ve Üniversite rektörünün siyasi baskısı altında olan soruşturmacı öğretim üyelerinin tarafsızlığı ve alacakları kararların inandırıcılığı konusunda herhangi bir kuşku taşımakta mısınız?
6. 2003’ten bugüne kadar YÖK disiplin yönetmeliği üzerinden kaç öğretim üyesi hakkında soruşturma açılıp, kaç öğretim üyesine üniversiteden uzaklaştırma cezası verilmiştir? Bu öğretim üyeleri kimlerdir? Soruşturma ve uzaklaştırılma nedenleri nedir?
7. Üniversitelerde akademik özgürlük ihlallerini önlemek ya da daha özgür üniversite, özgür akademisyen, özgür öğrenci yaratma konusunda herhangi bir çalışma başlatmayı düşünmekte misiniz?


8. YÖK ve Akdeniz Üniversitesi’nin bu ısrarcı soruşturma tutumlarının üniversite barışına, akademisyen özgürlüğüne, üniversitenin eğitim kalitesine sekte vuracağından dolayı bu haksız ve hukuksuz linç soruşturmasına yol açan ortamı düzeltmek üzere bir girişimde bulunmayı düşünmez misiniz?
9. Bugünkü siyasi iktidarın düşünce yapısına uygun davranış kodları benimsemek işgüzarlığı üzerinden gelişen bu tür baskıcı uygulamalar konusunda kendi iktidar sorumluluğunuzu kabul eder misiniz?
10. Akdeniz Üniversitesi Rektörü ile YÖK Başkanı hakkında bu haksız uygulamaları hakkında idari soruşturma açtırmayı ya da bir yaptırım uygulamayı düşünmez misiniz?