23.01.2014, 17 ARALIK RÜŞVET VE YOLSUZLUK

 23.01.2014

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
17 Aralık 2013 tarihinde başlayan ve hükümet üyesi dört bakan ve yakınlarının dahil olduğu rüşvet ve yolsuzluk soruşturması ile ilgili olarak, Başbakan ve Hükümet rüşvet ve yolsuzluğa bulaşanlara ilişkin adli sürecin önünü tamamen açarak adil bir yargılamayla olayların ve sorumluların ortaya çıkarılmasını sağlamak yerine, bu sorgulamaların Başbakan ve Hükümetine karşı dış güçler ile devlet içinde yapılanmış paralel devlet güçlerinin bir komplosu olduğunu iddia ederek, rüşvet ve yolsuzlukla ilgili olay ve kişiler hakkında yargısal süreç başlatılmasını -Anayasanın 138, 139 ve 140. maddelerini açıkça ihlal ederek- engelleyici bir tutum içine girmiş ve bu maksatla kolluk güçlerinde ve yargıda büyük operasyonlara girişmiştir. Hatta HSYK bünyesinde yaptığı ve yapmayı planladığı değişikliklerle yargıya ve yürütülen soruşturmaya doğrudan müdahale ederek müdahaleyi daha büyük ölçeklere taşıma eğilimi içindedir. Bu süreç içinde iktidar temsilcilerinin iktidarı birlikte paylaştıkları ve şimdiye kadar Cemaat veya Hizmet grubu olarak adlandırırken şimdi “paralel devlet” olarak suçladıkları kesime, “size şu kadar milletvekilliği, şu kadar mülki amirlik verdik, yargıda ve kolluk güçlerinde şu kadar olanak tanıdık” biçiminde kendilerine göre siyasi suçlamalar yönelttikleri bir Türkiye manzarası ortaya çıkmıştır.
Bu çerçevede aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
 
Prof. Dr. Oğuz OYAN
                İzmir Milletvekili
 
1-      Cemaatlerle, tarikatlarla, devlet dışında belirli bir sadakat ilişkisine biat edenlerle bugüne kadar örtük ama fiili bir koalisyon oluşturmak, milletvekili paylaşımından mülki amir, savcı, yargıç ve kolluk güçleri paylaşımına kadar uzanan ve 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu sonucunda karşılıklı ithamlarla tümü açık kanıtlara dönüşen hukuk devleti dışı uygulamaları Anayasanın 6. Maddesindeki “Egemenlik” tanımına uygun buluyor musunuz? Anayasanın 6. Maddesi, “Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organlar eliyle kullanılır. (…) Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz” dediğine göre, AKP Hükümetlerinin bugüne kadar göz yumduğu, kamu yönetimi ve yargıda örtük bir paylaşıma gittiği kamuoyu önündeki tartışmalarla açığa çıkan Cemaat yapılanmasının varlığı, iktidarınız bakımından doğrudan bir anayasal suç teşkil etmemekte midir?
2-       Yolsuzluk ve rüşvet suçlamaları nedeniyle görevlerinden istifa etmek zorunda kalmış veya istifaya zorlanmış bakanlarınızla ilgili fezlekelerin vakit geçirmeksizin TBMM Başkanlığı’na sevkedilmesini engelleyici idari ve siyasi tasarrufların hukuk devletinde yeri var mıdır?
3-      Tarafınızdan görevden alınan Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, NTV’ye yaptığı milletvekilliğinden istifa açıklamasında, imza attığı imarla ilişkili bütün kararların Başbakanın talimatıyla yapıldığı ve eğer bir istifa gerekiyorsa kendisinin de istifa etmesi gerektiği ifadelerinden sonra, bu suçlamaların açıklığa kavuşturulması ve aklanma hakkından yararlanmak bakımından kendinizle ilgili bir soruşturmanın da önünü açar mısınız? Eğer böyle demokratik bir duruş sergilerseniz, bu soruşturmanın selameti açısından Başbakanlıktan çekilmeyi düşünür müsünüz?
4-      Kendi oğlunuz Bilal Erdoğan’ın ifade vererek üzerindeki suçlamalar hakkında hesap vermesini Anayasanın 2. Maddesindeki “demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti” tanımının gereği saymaz mısınız? Oğlunuzun ifadeye gitmesini fiilen engelleyerek, bu süre zarfında da ilgili savcı ve yargıçların tümünü değiştirmeye yönelerek, Anayasanın 138. maddesine doğrudan aykırılık oluşturduğunuzu düşünür müsünüz? “Suç işlemişse önce ben evlatlıktan reddederim” tarzındaki tepkinizin, “oğlumu yargı değil ben yargılarım” anlamına geldiğini, bu durumda her ebeveynin kendi çocukları hakkındaki adlî suçlamaları aile içinde (aile meclisleriyle) çözme hakkını kendinde göreceğini dikkate alıyor ve bunun bir hukuk devletinde yeri olamayacağını düşünüyor musunuz?
5-      İzmir Cumhuriyet Başsavcısı Hüseyin Baş’ın 7.1.2014 tarihli Tutanak notundan anlaşıldığı üzere, Adalet Bakanlığı Müsteşarı Kenan İpek’in kendisini iki kez arayarak hukuk kuralları çerçevesinde yürüttüğü soruşturmanın derhal durdurulması yönünde baskı yapmasını Anayasanın 138. maddesinin açık bir ihlali ve bir anayasal suç olarak değerlendirmez misiniz? Eğer böyleyse, ilgili Müsteşar hakkında derhal bir kovuşturma başlatmayı düşünür müsünüz?