18 EKİM 2012, AKP'NİN BÜYÜKŞEHİRLERİ

 

 

soL      18 Ekim 2012             

DEĞERLENDİRMELER                            OĞUZ OYAN


AKP’nin BÜYÜKŞEHİRLERİ

İktidar yeni bir yönetim modeli oluşturuyor. Büyükşehirlerin sayısını, 16’dan 29’a çıkarıyor. Üstelik hepsini de il sınırlarıyla çakıştırıyor, yani “bütünşehir” yapıyor. İstanbul ve Kocaeli bütünşehir modelini, ölçek ve nitelik farklılığına bakmaksızın, diğer illere de yayıyor.

Büyükşehir olan yerlerde İl Özel İdareleri’ni de tasfiye ediyor. Büyükşehir sınırları içindeki 1591 belde belediyesi de tarihe karışıyor. Aynı şekilde 16 bin köyün tüzel kişilikleri de. Belde ve köyler mahalleye dönüşüyor. Bu, yeni bir idari yapı demek. Oysa Anayasa’da mahalli idareler, il, belediye ve köy üçlüsü olarak sayılıyor. Demek ki, yeni Anayasa için yeni bir idari yapı öngörülecek.

Milletin kafası karışık. Milletin vekillerinin de. Meclisin ortanca muhalefet partisi, yerel seçimlerin öne alınmasına “evet”, ama yeni modele “hayır” diyor. İnandırıcı olamıyor; olamadığı için “evet”inde fire veriyor. İktidar partisinin ise iç siyasette de hesapları tutmamış oluyor. Gerçi referandum olasılığı zayıftı; Gül’ün iadesiyle bu doğrulandı. Şimdiki geçici gündem, iktidarın Meclise baskı kurması olacak. Ama asıl gündem hâlâ büyükşehir tasarısı.

Halk ikiye bölünmüş durumda. Büyükşehir sınırları içine girmeyi bir prestij sananlar ve daha iyi kamu hizmeti alacağını umanlar genelde olumlu beklentideler. Ama belde ve köylerin tasfiyesine olumlu bakamıyorlar. CHP, kapatılacak belde belediyelerinde bunu halka soruyor; 14 Ekimde kendi belediyelerinde yaptığı gayriresmi referanduma katılım yüksek ve sonuçlar İzmir’de yüzde 95 oranında “belde kapatmalarına hayır” olarak çıkıyor. Yabana atılmamalı.

Köylüler ise şaşkın, durumu izliyor. Pek çoğu, köylerinin tüzel kişiliği kaldırıldıktan sonrasını henüz göremiyor. Ayrıca, geçici maddeyle köylere tanınan imar affı rüşveti, beş yıl süreyle vergi muafiyeti ve temiz ve atık sularda dörtte üçlük indirim nedeniyle de sesleri kısık.

Peki AKP bu kadar önem verdiği tasarısıyla ne yapmak istiyor? Niçin yeni bir idari yapı? Nedenler siyasi ve iktisadi. Siyasi alanda kısa vadeli hedef, kırsal oy ağırlığı artmış 29 belediyenin bir bölümünü daha muhalefetin elinden almak. Pragmatik bir siyasi oportünizm örneği. Tutması garanti değil, ama lehine çalışabilir.

Uzun vadeli siyasi hedefi ise iki boyutlu. Birincisi, başkanlık sistemine uygun “merkezileştirilmiş yerel birimler” oluşturmak. İkincisi ise, siyasi federalizm yönünde adımlar atmak. İktidarın 2003’ten itibaren sınadığı bu yol, giderek ya seçilmiş valilere ya da valinin devre dışı kaldığı seçilmiş il belediye başkanlığına götürecek. Bölge yönetimleri de buna eklenebilecek. Şimdiden nüfusun ve ulusal gelirin dörtte üçünü ilgilendiren 29 ilin, ilerde çoğaltılması beklenebilir. Ancak şimdilik model yerelleştirmeden ziyade merkezileştirme yönünde işliyor.

İktisadi bakımdan merkezileştirme daha belirgin. Merkezi iktidar, rant üretim ve dağıtım kanalları üzerindeki hakimiyetini pekiştirmek peşinde. Üç bine yakın belediyenin ve onbinlerce köy tüzel kişiliğinin, en azından bunların bir kısmının, kendi kontrolü dışında kalarak ayakbağı olmasını istemiyor. Bu, iç ve dış sermayenin taleplerinden bağımsız değil. Köy tüzel kişiliklerin kontrol ettiği arazi Türkiye yüzölçümünün yarısından fazla. Madencilik, enerji santrali, enerji nakil hatları, turizm alanlarında iş yapan ve çoğu yabancı veya yerli-yabancı ortaklığı olan şirketlerin, “başıbuyruk” köy ve beldelerin “huysuzluklarından” kurtulmak için bu yasayı dört gözle beklediği çok açık.

Kaldı ki, giderek kıyısallaşan Türkiye’de zenginlikler de kıyılarda üretiliyor. Kıyı belediyelerini muhalefete bırakmak, “tüccar siyaset”in iktidarından beklenebilir mi? Kaldı ki, otoriter bir rejimin inşası da, ülke sathında toplam hakimiyet gerektiriyor.